14 Eki 2012

Her kadına yakışan giysi

Her kadına yakışan giysi

16. yüzyılda Kraliyet Ailesi gelinlerinin gümüşi renkte gelinlik giymeleri gelenekti; Kraliçe Victoria bunu reddetti ve beyaz gelinlik giymekte ısrar etti.Tarihte ilk belgelenmiş gelinlik, MÖ 4000 yılında Eski Mısırda’dır. Bu zamanda, Mısırlı kadınlar, gelinlik olarak pilili beyaz ketenden sarılır, başlarına saçlarını saklayan pahalı taçlar takarlardı.

Eski Roma’da gelinliklerin rengi sarıydı. Gelinler yine sarı renkte peçe takıyorlardı. Kaplama evli ve bekar kadınları ayırt ediyordu. Ortaçağlarda ise gelinliğin rengi üzerinde çok durulmadı. Parçanın kaliteli ve gösterişli olması daha önemliydi. Herkes en iyi elbiselerini giyiyordu, renk de herkesin kendi tercihine göre değişiyordu.

Kraliyet Ailesi gelinlerinin gümüşi renkte gelinlik giymeleri gelenekti; Kraliçe Victoria bunu reddetti ve beyaz gelinlik giymekte ısrar etti. Bundan sonra İngiliz ve Fransız yazarlar, beyaz rengin masumiyetin simgesi olduğu konusunu işlemeye başladılar. O dönem ahlakına göre bekaret evliliğin vazgeçilmez koşulu olduğu için beyaz gelinlik adeti tuttu! Evlenirken beyaz giysi giymek genç kızların bekaretlerini topluma ilan etmelerinin vasıtası oldu …

Gelinlikle ilgili bazı batıl inançlar da var. Örneğin gelinin gelinliğini bizzat kendisi dikmesi, düğünden önce gelini gelinlikle görmesi, gelinin gelinliği düğünden önce giymesi uğursuzluk getiriyor. Tüm bu geleneklerin, gerçekten günümüze kadar devam etmiş olması ilginç, tabi tıpkı günümüzde de modanın hızla değiştiği gibi, bu binlerce yıllık gelenekler de zaman içerisinde yavaş da olsa bazı değişikliklere uğramıştır.

Değerli taşlarla bezenmiş altın nakış işlemeli kırmızı ipek elbiseler giyen Bizanslı gelinler, tüm Avrupa’da beyaz gelinlik geleneğinin kalkmasına ve gelinlerin pahalı mücevherlerle süslü, rengarenk, şatafatlı kıyafetler giymesine neden olmuştur.

Gelinlikte en çok kullanılan renk her zaman kırmızıydı çünkü kırmızının doğumları elverişli kılacağına inanıyorlardı.

Zamanla duvak, Alçakgönüllülüğü sembolü olmaktan çıkmış, Tanrı’ya ve ere boyun eğmenin simgesi haline dönüşmüştü. Soylu ailelerde ise pahalı duvakların, ailenin gerçek hazinesi olduğu düşüncesi, nesilden nesile geçerek günümüze kadar devam etmiştir.

Osmanlı’da gelenekler gereği, simli, pullu, işli giysiler ayıp sayıldığından, genç kızlar genellikle sade elbiseler giyerlerdi. Kadınların süslü giyinebilmelerinin yolu evlilikle başladığından, ilk gösterişli elbise olan gelinlik her zaman önemli bir giysi oldu. Gelinin diğer kadınlardan farklı olduğunu ifade etmesi açısından da önemsendi. Gelini diğer kadınlardan farklı kılan, gelinliğinin yanı sıra gelinliği tamamlayıcı gelin başı, duvağı ve aksesuarlarıydı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder