29 Eyl 2012

Mecnun’a sormuşlar: “Onca sıkıntı bunun için miydi?”

Aşık Veysel’e sormuşlar:  “Sizce aşk nedir?”

Aşık Veysel gülümsemiş ve şöyle demiş; ”Seversin, kavuşamazsın, aşk olur…”

Leyla aslında hiç de güzel değilmiş. Mecnun’a sormuşlar:
“Onca sıkıntı bunun için miydi?” Mecnun yanıtlamış:
“Hayır gönlümdeki Leyla içindi!”
Kays, Leyla’ya olan aşkından “Mecnun” diye anılır olmuş, “aklını saklayan” olmuş. Onca zaman kavuşamamış sevgilisine. Hep Leyla’yı düşünmüş, gönlünde yaşatmış, yeniden yaratmış onu. Ve o an gelmiş, Leyla bulmuş Mecnun’u çölde. Onca yıldan sonra ilk kez bakıyorlarmış birbirlerinin yüzüne. Onca yıldır hayallerinde yaşattığı o yüz, şimdi etiyle, kemiğiyle karşısındaymış. Mecnun’un dudaklarından şu sözler dökülmüş:
“Ben bensem sen kimsin?
Sen sensen ben kimim?”
Böyle reddeder Mecnun Leyla’sını. Reddeder, ve kendi Leyla’sına geri döner. Kendi içindeki Leyla’ya. Tamamen ona ait olana. Işte böylece, Mecnun’un aşkı belki de Allah C.C. olan AŞK dönüşür. Ancak ilahi aşk dedikleri de zaten kişinin kendi özüne duyduğu o aşk olmaz mı? Aşık Veysel’in bildiğini Mecnun da bilir elbet. Kavuşamayınca aşk olduğunu. Ve reddeder kavuşmayı. Hem zaten büyüyü bozacaktır kavuşmak. Hayalle gerçeğin kavuşması her zaman hoş olmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder